Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Annan Planı referandumunun üzerinden 18 yıl geçtiğini, bu 18 yılda KKTC’nin daha da kökleştiğini, o yıllarda meydanlara dökülen Kıbrıs Türk halkının ise bu süreçte gerçekleri bir kez daha görme fırsatı bulduğunu belirtti.
Annan Planı’na ilişkin referandumun 18’inci yıldönümüne ilişkin değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Tatar, referandumda Kıbrıslı Türklere ve Türkiye’ye bir oyun oynandığını, ‘evet’ diyen Kıbrıs Türkleri cezalandırılırken, ‘hayır’ diyen Rumların cezalandırıldığını söyledi.
TAK’a açıklama yapan Tatar, yaşananlardan Avrupa Birliğini sorumlu tutarak, Rumlara “hayır” deseler bile Avrupa Birliğine girecekleri sözünün verildiğini, bu nedenle Rumların referanduma evet deme ihtiyacı kalmadığını ifade etti.
“BİRLEŞMİŞ MİLLETLER, AVRUPA BİRLİĞİ VE ABD TARAFINDAN REFERANDUM SÜRECİNDE SÖYLENENLERİN HİÇBİRİ YERİNE GETİRİLMEDİ”
Tatar, Annan Planı döneminde, o zamanın uluslararası toplum yetkilileri tarafından, planın Kıbrıslı Türkler için büyük bir fırsat olduğunu ve Rumların “hayır” Türklerin “evet” demesi durumunda bile izolasyonların kalkacağı, doğrudan ticaretin yapılacağı sözlerinin verildiğini belirtti.
Bu noktada Kıbrıs Türk halkının kendilerine düşeni yaparak, egemenlik noktasında bile taviz verdiğini söyleyen Tatar, Rumların AB’ye alındığını ancak aradan geçen 18 yıla rağmen, Kıbrıslı Türklere verilen sözlerin bir tekinin bile yerine getirilmediğine dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı, referandum öncesinde, BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın her iki tarafın kazançlı çıkacağı, Kofi Annan’ın Özel Temsilcisi De Soto’nun ise Kıbrıslı Türklerin uzun yıllar süren tecridinin sona ereceği yönünde sözlerini hatırlattı.
Tatar, AB nezdinde ise, AB Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Üyesi Verheugen’in “Rumlar olumsuz bir tavır içerisine girerse, uluslararası baskı göreceklerdir. Referandumda Türklerden evet Rumlardan hayır çıkması halinde Kuzey Kıbrıs’taki insanların cezalandırılmaması için yeni girişimlerde bulunarak ekonomik izolasyona son verilmesi için çaba sarf edilecektir” sözlerini hatırlatarak, Belçika Başbakan Yardımcısı Mickel’in de referanduma evet diyen tarafın tarihi bir fırsat yakalayacağı yönünde ifadeleri olduğunu anımsattı.
ABD’den de benzer vaatler verildiğini hatırlatan Tatar, ABD Dışişleri Bakanı Powell’ın “referandumda Rum tarafı hayır, Türk tarafı evet derse izolasyonların kaldırılacağını” kaydettiğini, ABD Dışişleri Bakanlığı Özel Koordinatörü Weston’un “Rum tarafı referandumda hayır derse Kıbrıs siyasetlerini gözden geçireceğini” ve ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Boucher’ın “Kuzey’de evet, Güney’de hayır çıkarsa Kıbrıslı Türkleri açıkta ve soğukta bırakmayacaklarını” söylediklerini kaydetti.
“YEGANE TEMİNATIMIZ TÜRKİYE’NİN GARANTÖRLÜĞÜ VE ASKERİN CAYDIRICI GÜCÜDÜR”
Avrupa Birliğinin, bir anlaşma durumunda garantörlüklerin kaldırılıp, kendi güvenlik mekanizmalarıyla bölgenin güvenliği sağlayacağını savunması ve bu şekilde Avrupa Birliği üyesi olmayan Türkiye askerinin de adadan çekilmesi planlarının da oyunun bir parçası olduğunu kaydeden Tatar, “Kıbrıs’ta böyle bir şeye asla müsaade etmeyeceğiz çünkü bizim yegane teminatımız hem Türkiye’nin garantörlüğü hem de askerinin caydırıcı güç olarak durabilmesidir” dedi.
“NETİCEDE ÖNEMLİ OLAN KKTC’NİN VARLIĞI, EGEMENLİĞİ VE HÜRRİYETİDİR”
Cumhurbaşkanı Tatar, aradan 18 yıl geçmiş olmasına rağmen, bu bilgileri tekrar ederek, gündemde tutmak istediklerini çünkü o zamanlar 12-13 yaşlarında olup, yaşananların tam olarak farkında olmayan gençlerin şu an 30 yaşında geldiklerini ve en doğru değerlendirmeyi yapabilecek durumda olduklarını kaydetti.
“Neticede önemli olan KKTC’nin varlığı, egemenliği, hürriyetidir. Bu kadar yıllık mücadeleden sonra bizim Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yama olmamız gibi bir seçenek asla olamaz. Bizim yolumuz, yan yana yaşayan, eşit iki ayrı devlete bağlı süreç ve siyasettir. Kıbrıs’ta 60 yıldır iki ayrı devlet vardır. Bu öyle bir kökleşmiştir ki bunların artık bir çatı altında bileşmesi mümkün değildir” ifadelerini kullanan Tatar, izlenecek yolun devletlerarası işbirliği olması gerektiğinin altını çizdi.
“HİÇKİMSE BANA KIBRIS’TA TEKRAR BİR ÇATIŞMA OLMAZ DEMESİN. UKRAYNA DA AB, NATO VE AMERİKA’YA GÜVENDİ”
Kıbrıs Cumhuriyeti altında Kıbrıslı Türklerin sonunun yok oluşa kadar gidebileceğini söyleyen Tatar, Ukrayna’da yaşanan savaşa dikkat çekerek, televizyon ve internet sayesinde yayılan ortak değerlerle insanların yakınlaştığı, medeniyetin arttığı bu dönemde böyle bir savaşı kimsenin beklemediğini ancak ırkçılık, milliyetçilik ve hırsların bu değerlerin önüne geçtiğini, benzer bir olayın Kıbrıs’ta da yaşanmasının imkansız olmadığını kaydetti.
“Hiç kimse bana Kıbrıs’ta tekrar bir çatışma çıkmaz demesin. Avrupa Birliği’nde böyle bir şey olmaz demesin çünkü Ukrayna da Avrupa Birliğine, NATO’ya, ABD’ye güvendi. Şu an yaşananlara hep birlikte şahit oluyoruz” şeklinde konuşan Tatar, ülkede Türkiye’nin garantörlüğü ve askeri güvencesiyle barış ve huzur içerisinde yaşanılmasının değerini vurguladı.
Tatar, son olarak, yıllardan beri görüşülen federasyona dayalı çözümün gerçekleşmesinin mümkün olmadığının, özellikle Annan Planı referandumu ve Crans Montana’da gözler önüne serildiğine dikkat çekerek, AB’ye çağrıda bulundu ve çözümsüzlüğe oynayan Rum-Yunan ikilisini desteklemekten vazgeçmesi ve 24 Nisan 2004 referandum sürecinde halka verilen sözleri yerine getirmesini talep etti.