Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Boğazköy Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı Karargahı’nda mücahiterle bir araya geldi.
Askeri birlikleri ziyaret ederek Kıbrıs konusundaki son gelişmeler hakkında bilgi veren Cumhurbaşkanı Tatar, Birleşmiş Milletler Kıbrıs Özel Temsilcisi Colin Stewart’ın ziyaretine atıfta bulundu ve Kıbrıs meselesinde meydanın hiç bir zaman boş bırakılmadığını söyledi.
Türkiye ve Yunanistan’daki seçimlerin ardından Kıbrıs konusunda yeniden hareketlilik yaşanması ve yeni bir zeminde bir takım görüşmelere başlanması ile ilgili, BM, AB ve Amerika temsilcilerinin kapısını çaldığını aktaran Cumhurbaşkanı Tatar, “Bizlerin buradaki mücadelemiz devlet ve egemenlik meselesidir, aksi takdirde varlığımızı sürdürmemiz tehlikeye girebilir” ifadelerini kullandı
Cumhurbaşkanı Tatar, Güney Kıbrıs’taki konuşmalara ve açıklamalara bakıldığında Kıbrıs’ın bir Helen adası olduğu yönünde ve Helenizimin bir parçası olarak bir Yunan adası olması gerektiğinin söylendiğine vurgu yaptı.
Cumhurbaşkanı Tatar, “İnsan hakları diyerek bizlere bazı haklar vermek istiyorlar, ancak bu bazı haklar, çoğunluğun azınlığı yöneteceği, Türkiye Cumhuriyeti ile olan bağların koparılması, Türkiye’nin garantörlük hakkının sona erdirilmesi ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin buradan çekilmesi ve zaman içerisinde Rum-Yunan ikilisinin domine edeceği bir noktaya getirilmesidir. Bunları asla kabul etmeyeceğimizi söylüyoruz” dedi.
1923 yılında imzalanan Lozan Anlaşması’nın 16’ncı maddesine göre; İngilizlerin o dönem kirasında olan Kıbrıs’ın statüsünde bir değişiklik olursa söz sahibinin Osmanlı İmparatorluğu’nun devamı olan Türkiye Cumhuriyeti olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, “1923’ten sonra 1960 yılına kadar Kıbrıs adası, İngiltere’nin yönetimi altında kaldı. 37 sene Kıbrıs’ı idare eden İngiltere, burada iki egemen bir üs alarak çekildi.
Bu üsleri havada, karada ve denizde istedikleri gibi kullanıyorlar” şeklinde konuştu.
Kıbrıslı Türklerin Lozan anlaşmasından kalma egemenlik haklarına sahip olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, “Bize yapılan en büyük haksızlık evet dediğimiz karşı tarafın hayır dediği Annan Planı’na rağmen Rum tarafının tek taraflı olarak Avrupa Birliğine alınmasıdır. Tek egemenliğe evet dediğiniz gün herşeyi kaybedersiniz” ifadelerini kullandı.
Yabancı diplomatlarla yapılan görüşmelerde, Lozan’dan kaynaklanan hakları yanında Kıbrıs Cumhuriyeti’nde garantör ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Kıbrıs kuruluş anlaşmalarında eşit olan Kıbrıs Türküne sorulmadan Kıbrıs’ın tek taraflı nasıl AB’ye alındığının sorulduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, “Net bir cevap alamıyoruz. İşlerine geldiğinde siyasi, işlerine geldiğinde hukuki karardır diyorlar” dedi.
Cumhurbaşkanı Tatar, “Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’na göre; Kıbrıslı Türkler, Kıbrıslı Rumlar kadar eşittir. Hiçbir halk diğerinden üstün değildir. Rumlar kadar biz de egemeniz” şeklinde konuştu.
Kıbrıs Barış Harekatı’nın gelecek yıl 50’nci yıldönümünün kutlanacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, “Onların siyasetinde bir değişiklik yok. 50 yıl federasyon görüşmeleriyle zaman kaybedildi. Rumlar’ın tek taraflı olarak AB’ye alınmasıyla tüm müzakerelerde federasyon görüşmelerinde sıfır asker, sıfır garantörü savunuyorlar. Kıbrıs’ın AB üyesi olması nedeniyle garantöre gerek kalmadığını, garantörlüğün AB tarafından sağlanacağı, AB üyesi olmadığı için Türkiye askerinin çekilmesini istiyorlar. Bu duruma izin verirsek, artık Türkiye müdahale edemez Türkiye bize, biz onlara seyirci olarak bakarız” dedi.
Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk tarafı tarafından ortaya konulan yeni siyasete Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye hükümetinin destek verdiğine vurgu yaptı.
2022 yılında BM Genel Kurulu’nda Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kıbrıs Türk halkı üzerinde uygulanan acımasız ambargoların bir zulüme dönüştüğünü ve artık KKTC’nin tanınma zamanın geldiğini vurguladığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Tatar, “Türk devletleri örgütlerinde statüler kazanmamız ve birçok konuda işbirliği yapılması konusunda girişimler yapılıyor” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Tatar, konuşmasının devamında şunları belirtti:
Bizim siyasetimiz KKTC’nin güçlenmesidir. Güçlendikçe buradaki yapı dünya tarafından kabul edilecek. Ülkemize 144 ülkeden öğrenci geliyor. Yabancı ülkelerle ticaret yapılıyor ve turist geliyor. İnşaatlar yapılıyor ve dünyanın her yerinden yabancılar mal ve mülk alıyor.
Buranın güveni ve asayişi ülkenin geleceği ve yatırımcılar için önemlidir. Kıbrıs, Doğu Akdeniz’de her türlü tehlikeye ve saldırıya açıktır. Buranın güvenliğini sağlayan Güvenlik Kuvvetlerine ve Türk Silahlı Kuvvetlerine teşekkür ederim”.
KKTC’nin güçlenmesi ve daha iyi bir noktaya gelmesi için çalışmaların devam etmesi gerektiğine vurgu yapan Tatar, “Türkiye’den gelen su ülkenin her yerinde kullanılıyor. Tarım arazilerinde kullanılması için çalışmalar devam ediyor. Güney Kıbrıs kablo ile elektrik sistemine dahil olmak istiyor. Bu proje 10 milyar doları aşıyor. Mesafenin daha kısa olduğu Türkiye’nin de dahil olduğu enterkonnekte sisteme dahil olmaları teklif edildi. Kablo ile gelecek elektrikle çevre kirliliğine son verilecek” ifdaelerini kullandı.