İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Başkanı Kazım Taycı, kuraklığın rekolteye etkisine ilişkin, “Tahıl, bakla, hububat tarafında artı, eksi yüzde 10 oranı kabul edilebilir bir değerdir ama bu yüzde 20-30’larda olmayacak. Öyle bir kuraklıkla karşı karşıya değiliz ama neticede kuraklık dediğimiz yağışların az olması önemli bir problem. Bu sebepten dolayı tarımda, özellikle sulamada doğru bölgede doğru ürün, doğru planlama, sulama faaliyetlerine daha fazla önem vermeliyiz.” dedi.
Taycı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yağışların az olmasının bir sorun olduğunu ancak ekilmiş alanların ilk yağmur ve kısmi kar ihtiyaçlarının sağlandığını söyledi.
Taycı, “Nihai çıkacak miktarlara çok büyük yüzdelerle bir etkisi olacağı kanaatinde değiliz. Tahıl, bakla, hububat tarafında artı, eksi yüzde 10 oranı kabul edilebilir bir değerdir ama bu yüzde 20-30’larda olmayacak. Öyle bir kuraklıkla karşı karşıya değiliz ama neticede kuraklık dediğimiz yağışların az olması önemli bir problem. Bu sebepten dolayı tarımda, özellikle sulamada doğru bölgede doğru ürün, doğru planlama, sulama faaliyetlerine daha fazla önem vermeli ve dikkat çekmeliyiz.” şeklinde konuştu.
Mevcut suyun kullanımına ilişkin rezervlerin daha bilinçli kullanılması gerektiğine işaret eden Taycı, “Sanayi tesislerimizden mümkün oldukça doğru arıtma faaliyetleriyle geri dönüşümlü suyun kullanılabilmesi noktasında daha fazla yatırımlara ihtiyacımız var ki aynı suyu, özellikle süreçleri ısıtma ve soğutma amaçlı kullandığımız bu suları tekrar tekrar kullanabilelim.” dedi.
– “Doğru ürün ekimine dikkat etmemiz lazım”
Kazım Taycı, sanayi tesislerinin su arıtmasının çok önemli olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Onun haricinde tarımda doğru sulamaya ve bölgesel olarak doğru ürün ekimine de dikkat etmemiz lazım. Bazı ürünlerimiz var ki gerçekten çok fazla su isteyen, yeraltı sularından çok fazla kullanan, bunların daha sulak bölgelerde, daha az su ihtiyacı olan bölgelere az ihtiyaç duyan ürünlerin ekimi gibi, yani tarımda suya ve iklime göre doğru planlamaya gidilmesi lazım. Bununla birlikte toplum olarak genel su kullanımına daha bilinçli ve daha dikkatli yaklaşmamız lazım. Bununla ilgili dünyadaki farklı birçok örgütün, mesela AB’nin su kullanımıyla ilgili aldığı olduğu önlemler var. Bu önlemlere bizlerin de çok daha fazla önem vermesi ve bunları bir an önce faaliyete geçirmemizin gerekli olduğunu düşünüyorum.”
Ramazan ayında genel hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri tarafında tedarikte bir sıkıntı yaşanmayacağını ifade eden Taycı, fiyatlamada da herhangi bir fiyat artışı olmayacağını, hatta birkaç kalem üründe geriye gelmeyi beklediklerini, ürün tedariki konusunda da herhangi bir sorun yaşanmayacağını söyledi.
– “Yapmamız gereken; bölgede verimli topraklarımızdaki üretimin, yapılan hayvancılığın kesintisiz şekilde devamlılığını sağlamak”
İHBİR Başkanı Taycı, depremin yaşandığı coğrafyada Türkiye’nin en verimli ovalarının olduğunu belirterek, “Bölge, Çukurova’nın, Harran, Amik Ovası’nın olduğu yer… Orada tarım ve hayvancılığa bağlı kırsal nüfusta yaşayan 2,6 milyon insanımız var. O bölgede 270 bin kayıtlı çiftçimiz var. Bu insanların bu bölgeleri terk etmemeleri adına, orada kalmaları adına çok ivedi barınma ihtiyaçlarının çözülebilmesi, bununla birlikte tarım ve hayvancılığın sürdürebilmeleri için en temel ihtiyaçlarının bir an önce karşılanması noktasında raporlarımızı veriyoruz. Sözlü ve yazılı olarak otoriteye karşı dile getiriyoruz.” diye konuştu.
Tarım ve Orman Bakanlığının deprem bölgesine ilişkin hızlı aksiyon aldığını aktaran Taycı, şunları kayddetti:
“Toprak Mahsulleri Ofisi, 8 Mayıs’a kadar cins ve kota gözetmeksizin bölgedeki hububat, bakliyat ve tahıl ürünlerinin satın alımını gerçekleştireceğini taahhüt etti. Yine bu 11 ilimizde mazot ve gübre yardımının kapsamı biraz daha genişletildi. Ayrıca, nakdi yardım şekline çevrildi. Hayvancılıkla ilgili; hayvanlarını kaybeden hayvancılıkla uğraşan insanlara kaybettiği hayvan karşılığında küçükbaş veya büyükbaş hayvan temini kademeli olarak başladı. Şu anda bu noktada dağıtım da yapılıyor. Dolayısıyla yapmamız gereken; o bölgedeki verimli topraklarımızda üretimin, o bölgede yapılmakta olan hayvancılığın kesintisiz bir şekilde devamlılığını sağlamaktır. Eğer bunu sağlayamazsak bir sonraki döneme, rekoltenin düşüklüğü, hayvansal ürünlerin azlığı fiyat artışı olarak karşımıza çıkar. İhracatta geriye gelme yaşanabilir. Bununla ilgili önlemleri almamız lazım ama bir taraftan da STK’ler ve otorite gördüğüm kadarıyla aşırı bir hassasiyetle bu konunun üzerine eğilmiş durumda. Küçük bir kesinti doğal olarak olsa bile akabinde hep birlikte bu eksiklikleri tamamlayacağımız, bu rekolte farklarını tekrar yerine koyacağımıza olan inancımız tam.”