Meclis Genel Kurulunda yolsuzluk iddiaları ve yükseköğretim konuşuldu

0
47

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulunda yolsuzluk iddiaları ve yükseköğretimle ilgili konular konuşuldu.

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Gazimağusa Milletvekili Asım Akansoy, ülkedeki son gelişmeler konusunda söz alarak, geçen hafta meclisi temsilen 3 milletvekiliyle Parlamentolar Arası Birlik toplantısına katılmak üzere Cenevre’ye giderek, temaslar yaptıklarını anlattı.

Cenevre’de, özellikle Bahreyn, Azerbaycan, Pakistan milletvekilleriyle ve bununla birlikte Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi ve milletvekilleriyle görüşmeler yaptıklarını aktaran Akansoy, yaptıkları görüşmelerde Kıbrıslı Türklerle ilişkilerin kontrollü bir şekilde devam ettirilmesi yönünde fikir birliğine vardıklarını kaydetti.

Parlamentolar Arası Birlik toplantısının bu yıl 148’incisinin gerçekleştirildiğine değinen Akansoy, bu toplantının önemini vurguladı.

Kendilerine yapılan davetin, diğer devletlere yapılan gibi olmadığını, “toplantılara geliniz, kolaylaştırıcılar aracılığıyla Rum milletvekilleriyle görüşünüz” şeklinde olduğuna dikkat çeken Akansoy, Cumhuriyet Meclisinin bir birim oluşturarak bu toplantılara nasıl daha fazla katılabileceğimiz yönünde çalışmalar yapması gerektiğini vurguladı.

Akansoy, kendilerinin diğer milletvekillerinden ayrı olarak “yerel temsilci” olarak orada olduklarına dikkat çekerek, geçen yıl “gerekli görüşmeler yapılmadan” Bahreyn’deki toplantıda bayrak açılmasının bazı sıkıntıları beraberinde getirdiğini söyledi.

Toplantılarda, herhangi bir tanıma ve pozisyon yükseltmesi olmadan bu toplantıların Kıbrıs’ta yapılması önerisinde bulunduklarını ifade eden Akansoy, Rum heyetin ise bunun yerine müzakerelere odaklanılması görüşünü ortaya koyduğunu belirtti, Rum heyetinin Kıbrıslı Türklerin “siyasi eşitlik” konusunda hassasiyetlerine önem verdiklerini dile getirdiğini söyledi.

Kıbrıs’ta ortak zemin arayışı için Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Kişisel Temsilcisi atanmasının da önemli olduğunu kaydeden Akansoy, bu süreçte tüm siyasi partilerin katılımcı ve katkı koyucu olması gerektiğini belirtti.

Milletvekili Akansoy, basından elde ettikleri bilgilere göre, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın müzakerelerin başlaması için ambargoların kaldırılması veya Ercan Havalimanı’nın uluslararası uçuşlara açılması gibi ön koşulları olduğunu söyleyerek, bunu “arabayı atın önüne koymak” olarak nitelendirdi, bu yaklaşımın kabul görmeyeceğini dile getirdi.

Akansoy, müzakere sürecinde BM zemini ve BM parametrelerinin öneminin altını çizdi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın bu süreçteki açıklamalarına da eleştirilerde bulunan Akansoy, “keşke sahip olduğumuz farklı görüşler, bir zenginlik yaratabilse.” dedi. Akansoy, bu noktada, Parlamentolar Arası Birlik toplantısındaki heyette yer alan milletvekilleri ortak bir söyleme sahip olmalarından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

– Şahiner

CTP Lefke Milletvekili Salahi Şahiner de, ülkedeki enflasyon ve piyasadaki fiyatlar üzerine yaptığı konuşmasında, enflasyonun “acı bir boyuta” ulaştığını savunarak, halkın nefes alamayacak durumda olduğunu, gelecek yıllarda beslenmede bile sıkıntı yaşayacak bir neslin olacağını öne sürdü.

“Üretimin her bacağı kan ağlıyor” diyen Şahiner, özellikle narenciye sektörüne işaret ederek, “Eskiden ‘narenciyede kesim başladı’ derken hasat kastediliyordu, ancak şu anda bu ‘kökünden sökmek’ anlamına geliyor.” diye konuştu. Şahiner, bunun sonucunun Güzelyurt ve Lefke’den artan göç olacağını ileri sürdü.

Sektörlerde her zaman önemli olanın denetim olduğunu söylediklerini ancak bundan önce üretimin her aşamasını etkileyen giderlerin azaltılması gerektiğini ifade eden Şahiner, bunların en başında elektrik fiyatlarının geldiğini kaydetti.

Şahiner, AKSA şirketi ile “türlü türlü yalanlarla” imzalanan sözleşmenin faturasının üreticilere yansıdığını ve yansımaya devam edeceğini ileri sürdü, Kıbrıs Türk Elektrik Kurumuna (Kıb-Tek) yapılacak yatırım yerine AKSA ile sözleşme yapılarak, 60 milyon doların halkın cebinden alındığını ve şirkete verildiğini iddia etti.

Bu sözleşmenin getirdiği maliyeti ileriki dönemlerde de artan zamlarla faturaya yansımaya devam edeceğini söyleyen Şahiner, yıl içerisinde faturaların 2 katına çıkacağını savundu, “AKSA ile sözleşmenin bir an önce iptal edilmesi ve Kıb-Tek’e yatırım yapılması” çağrısında bulundu.

Şahiner, enflasyonla mücadelede parasal kaynağa ihtiyaç duyulmayan adımlar da atılabileceğini kaydederek, buna örnek olarak, hal yasası kapsamında hallerin kurulması, dış pazar arayışına girilmesi, kooperatifçiliğin kurulması, kamusal hizmetlerin kalitesinin artırılması gibi adımları sıraladı.

Hükümetin enflasyonla olan mücadeledeki yaklaşımını eleştiren Milletvekili Şahiner, “Ekonomik olarak nefes alamayan bir ülke yarattınız.” diye konuştu.

– Derya

“Yolsuzluk sosyolojisi” üzerine konuşan CTP Milletvekili Doğuş Derya da, yolsuzluk görülen ülkelerde bazı ortak noktaların olduğunu söyleyerek, aralarında, karar alma mekanizmalarının tekelleştirilmesi, hesap verme mekanizmalarının kötürüm hale getirilmesi, verilerle oynanması, medyanın susturulması gibi eylemlerin yer aldığı bu noktaları sıraladı.

Derya, ülkede yaşanan bazı olayları örnek göstererek, bu olayların, belirttiği ortak noktaları desteklediğini kaydetti.

Derya, ülke yöneticilerinin de geçmiş yıllarda “bazı yolsuzluklara” karıştığını öne sürerek, bu iddiaları sıraladı; bu kişilerin “nasıl ülkedeki yolsuzlukları ortaya çıkaracağını” sorguladı.

Birkaç çürük elma üzerinden ülkedeki eczacıların, doktorların, öğretmenlerin, üniversite sektörünün, katma değer yaratan kurumların devrilmeye çalıştığını savunarak, bunun yeni bir düzen kurulması ve iradenin devredilmesi için kadroları değiştirmek üzere bir operasyon olduğu görüşünü paylaştı.

Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesinde yaşanan olaylar kapsamında konuşan ve bu anlamda YÖK’ün çalışma yapması için adaya gelmesini eleştiren Derya, “Bu üniversiteye akreditasyon veren de YÖK’tür.” dedi.

Milletvekili Derya, bir milletvekiline ilişkin bir üniversiteden aldığı rüşvet iddialarına da yer vererek, polisin bu konuyu soruşturmada mükellef olduğunu söyledi, bu iddiaların “yolsuzluk soruşturması” sürecine dahil edilmesi gerektiğini savundu.

Derya, tüm milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasını talep etti.

“Çok öfkeliyim. Çocuklara yaşanılacak bir ülke kalmadı.” diye konuşan Derya, ülkedeki üniversitelerin mütevelli heyetlerinde Türkiye’den bazı siyasi kişiliklerin yer aldığını savunarak, bu konuda da şeffaf bir çalışma yapılması gerektiğini kaydetti.

Derya, “ülkedeki siyasi, bürokrasi ve mafya üçgeninin açığa çıkarılması gerektiğini” söyledi.

– Çavuşoğlu: “YÖK, üniversitelerin zarar görmemesi için bize destek vermek amacıyla geldi”

Milletvekili Doğuş Derya’nın ardından söz alan Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, Derya’nın ciddi iddialarda bulunduğunu söyleyerek, bunların dayanaklarını da paylaşması gerektiğini kaydetti.

Derya’nın “YÖK geldi, sorgulamalar durdu” ifadesine karşılık olarak, YÖK’ün adada bulunma nedeninin açıklandığını hatırlatarak, YÖK’ün kendileri tarafından yapılan talep üzerine geldiğini belirtti, amacın üniversitelerin süreçten zarar görmemesi adına teknik destek almak olduğunu söyledi.

Çavuşoğlu, ülkedeki üniversitelerin uluslararası camiada yer alabilmesi için YÖK’ten akredite edildiğini hatırlatarak, bu anlamda yapılan anlaşma kapsamında da YÖK’ün kendi, YÖDAK aracılığıyla ya da YÖDAK ile ortak denetimler yapabileceğini kaydetti.

Üniversitelerin geleceği ile ilgi tartışmalarda gailenin ortak olduğunu belirten Çavuşoğlu, şöyle konuştu:

“Herkes farklı bir üslupla bu süreci değerlendirme hakkına da sahiptir. Ama her şey ülkemizin, çocuklarımızın geleceği içindir. Bu çirkin tespitlerin toplumu komple sarması ve üniversite alanını tamamen çökertmesine müsaade etmememiz gerekiyor. Kim hata yaptıysa bu hataların ortaya çıkarılması gerekiyor. Bu sahte işlerin sınırının çizilmesi gerekiyor. Sorgulamalar duracak olursa topyekun zan altında kalacağımız için biz bunu kaldıramayız. Ucu nereye dokunursa dokunsun, devam etmemiz lazım.”

Bakan Çavuşoğlu, YÖK’ün “sorgulamayın” deme durumu olmadığını vurguladı.

– “Eğitim kurumlarının yurt dışından öğrenci getirerek, ikamet izni çıkarma yetkisi durduruluyor”

Bağımsız Milletvekili Jale Refik Rogers’ın ülkedeki “39 eğitim kurumunda aktif öğrenci gibi görülen ancak ulaşılamayan 5 bin öğrenci” hakkındaki sorusuna da cevap veren Bakan Çavuşoğlu, yaptıkları çalışmaların ardından bugün Bakanlar Kuruluna getirilerek geçirilmesi planlanan İkamet Tüzüğü’ne yapılacak değişiklikleri paylaştı.

Çavuşoğlu, bugün yapılacak tüzük değişikliğiyle, artık eğitim kurumlarının yurt dışından öğrenci getirerek ikamet izni veremeyeceğini duyurdu. Çavuşoğlu, “Yarın sabah itibarıyla eğitim kurumlarıyla ilgili ülkeye öğrenci girişleri duracak.” dedi.

Bu kurumların neden hemen kapatılmadığı yönündeki soruya da cevap veren Çavuşoğlu, bu noktada sorumlu davranmak istediklerine kaydederek, kapatmaların bu süreçten sonra kurumların birer birer incelenerek yapılacağını belirtti, “Sırayla gereği yapılacaktır.” dedi.

Bunun yasal bir süreç de olduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, 39 kuruma ilişkin her bir dosyanın dikkatli ve kanıtlı bir şekilde hazırlandığını söyledi.

Bakan Çavuşoğlu, kayıt dışı öğrencilerin de yapılan denetimlerde ortaya çıkarak, sınır dışı edildiğini kaydetti

Bakan’ın ardından söz alan Milletvekili Rogers, ilgili yasaya göre, şartları karşılamadığı gerekçesiyle kurum kapandığında öğrencilerin geri gönderme sorumluluğunun kurumda olduğunu kaydetti; Bakanlığın yasal sorumluluğunun şartları karşılamayan kurumu kapatmak olduğunu belirtti.

– Özuslu

CTP Lefkoşa Milletvekili Sami Özuslu da, son siyasi gelişmelere ilişkin yaptığı konuşmasında, Milletvekili Doğuş Derya’nın iddialarına işaret ederek, kendi diplomalarının denetlenebileceği çağrısında bulundu, diğer milletvekillerinin de aynısını yapması gerektiğini kaydetti.

Özuslu, ilgili kurumlardan aldığı veriler ışığında kayıt dışılıkla ilgili bazı rakamları paylaşarak, “kayıt dışı öğrenciler kayıt dışı işçileri solladı.” dedi.

Öğrenci sayılarındaki oranlara bakıldığında, kayıt dışı öğrencilerin toplam öğrenci sayısının yüzde 32’ye tekabül ettiğini kaydeden Özuslu, “Her üç öğrenciden biri ya kaçak ya kayıp, ya da ortada yok.” dedi.

İşçilerle alakalı da 73 bin kusur çalışma amacıyla gelen kişi olduğunu paylaşan Özuslu, bunlardan 61 bininin sigortalı olduğunu, 12 bininin de kaçak/kayıp olarak görüldüğünü kaydetti, oranın yüzde 19 olduğuna dikkat çekti.

Özuslu, Nijerya’dan ülkeye çalışmak için gelen bir kişinin ülkede yaşadıklarına dair bir köşe yazısını da milletvekillerine okudu, “Her tarafımız acıyor, kanıyor.” dedi.

Bugünün döviz kurlarını hatırlatan Milletvekili Özuslu, “piyasada denetim yapılacağına dair açıklamaların” uygulamada görülemediğini savundu.

Yapılan tüm iddialara karşın Başbakan’ın sessiz kalmasını da eleştiri getiren Özuslu, iktidara “aynaya bakma” çağrısında bulundu.

Milletvekili Özuslu, “Bu memleketi batırdınız. Bu memlekette olmaktan utanma noktasına doğru sürükleniyoruz. Memlekete yabancılaşıyoruz.” dedi.

Eğitim kurumlarında yapılan zamlara da değinen Özuslu, “Bu zamlarla kim nasıl eğitim görecek?” diye sordu, nüfusun belli olmamasından dolayı da devlet okullarının yeterli olmadığını ileri sürdü.

HENÜZ YORUM YOK