Dr. Beyoğlu: Rakamlar, çocuk ve ergenlerin ruh sağlığının giderek bozulduğunu gösteriyor

0
92

Ruh sağlığı bozulan çocuk ve ergenlerin değerlendirildiği Çocuk ve Ergen Psikiyatri Polikliniği’ne son 3 buçuk yılda 31 bin başvuru yapıldı. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ruhsal sorunların ilk sırasında.

Rakamların çocuk ve ergenlerin ruh sağlığının giderek bozulduğunu gösterdiğini kaydeden Dr. Erdem Beyoğlu, çocuklara yönelik suçların da arttığını söyledi.

Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Dr. Beyoğlu, geçmişte ayda 1-2 istismar vakası görürken artık haftada 1-2 vakayla karşılaştıklarını, istismarların yüzde 80’inin çocuğun tanıdığı kişiler tarafından yapıldığını söyledi.

Yeterli bakım alamayan risk altındaki çocuklarla ilgili ihmal yazısı yazdıklarını ancak hekimlerin yetkisinin bu yazıyla sınırlı olduğunu kaydeden Dr. Beyoğlu, sürece sosyal hizmetlerin katkı sağlayabileceğini belirtti.

Aile içi şiddete, istismara maruz kalan çocukların yaşanmışlıklarını silmenin mümkün olamayacağını da vurgulayan Beyoğlu, “Biz ancak travmalarıyla baş edebilmeleri için onlara yardımcı olabiliriz…” dedi.

-Son 3 buçuk yılda 31 bin 115 hasta muayene edildi

Dr. Beyoğlu’nun Türk Ajansı Kıbrıs’la (TAK) paylaştığı verilere göre, Barış, Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi bünyesinde 0-18 yaş grubuna hizmet verilen Çocuk ve Ergen Psikiyatri Polikliniği’nde son üç buçuk yılda 31 bin 115 hasta muayene edildi.

Yıllara göre kayıtlara geçen başvuru sayısı 2019’da 9 bin 806; pandemi nedeniyle kapanmaların olduğu 2020’de 6 bin 660; 2021’de 8 bin 312 ve bu yılın ağustos ayına kadar 6 bin 337 oldu.

-“İlk sırada dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu var”

Polikliniğe başvuranlarda ilk sırada dikkat eksikliği ve hiperaktivite; ikinci sırada gelişim sorunları, üçüncü sırada davranış bozukluğu, depresyon, kaygı bozukluğu tespit edildiğini ifade eden Beyoğlu, “Polikliniğe gelen çocukların 3’te birinde dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu var” dedi.

Erdem Beyoğlu, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna tam olarak neyin sebep olduğunun bilinmediğini ancak genetik nedenlerin şu an tam olarak tanınmasa da ağır bastığını kaydetti.

Beyoğlu, çocukların zamanını daha çok evde, ekran karşısında geçirdiğini, bunların da hastalığa etken olabileceğini söyledi.

Dr. Erdem Beyoğlu, dikkat eksikliği olan çocukların evde de okulda da kurallara uymadığını, derslere odaklanmada sorun yaşadığını, eğitim hayatında sorunla karşılaştığını belirterek çocukluktan ergenliğe, ergenlikten de yetişkinliğe geçişte bu çocuklarda iyileşmeler görülebileceğini aktardı.

– “Tanı alan bir çocuk ömür boyu bu şekilde devam edecek diye bir şey yok”

Beyoğlu, şunları kaydetti:

“Her aile başta ilaçsız çözüm var mı?’ diye sorar… Haklılık payları var ama ilaç tedavisi dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda hekime de hastaya da ciddi mesafe kat ettirir.

Çoğunlukla ilaçlı tedaviye ihtiyaç duyulur ama ilaç tek çözüm değildir. Çocuk dostu ortam yaratılarak da hareketliliğin önüne geçilebilir. Çocuğun, ekrandan uzak kalması, parka, bahçeye gitmesi, dikkat artırıcı aktiviteler yapması, özel eğitimle desteklenmesi tedavi süreci için önemlidir.

Bir çocuk hiperaktivite ve dikkat bozukluğu tanısı aldı diye ömür boyu bu şekilde devam edecek, hep ilaç kullanacak diye bir şey de yoktur ancak bu rahatsızlık tedavi edilmediği takdirde çocuğun okuldaki uyum sorunu büyüyüp daha ciddi sorunlara neden olur. Çocuk zamanla sınıfın ‘istenmeyeni’ haline gelir ve kendi gibi ‘istenmeyen’ çocuklarla arkadaş olur… Böylece çocuklardaki davranış problemleri kemikleşmeye başlar, yalan söyleme, kavgaya karışma, hırsızlık gibi daha ciddi davranış bozuklukları gelişir ve 20’li yaşlarda ciddi davranış bozukluğu hatta anti-sosyal kişilik bozukluğu olan gençlerle karşılaşırız.

Görüşmelerimizde anne babalara yapılan çalışmaların gösterdiği bu yolu anlatmaya çalışıyoruz ve sorunların daha küçükken ve tedavi edilebilirken çözülmesini istediğimizi belirtiyoruz…”

-“0-6 yaş sorunların tespit ve tedavisi için çok önemli”

Çocuklarda ikinci en sık gördükleri sorunun otizm, konuşma ve yürüme gibi gelişim sorunları olduğunu belirten Beyoğlu, 0-6 yaşın bu sorunların tespit ve tedavisi için çok önemli olduğunu kaydetti.

Dr. Erdem Beyoğlu, bazen ailelerin çocuklarının gelişiminin geride kaldığını fark edemediğini; bazen de çocuğuna konduramadığını ancak okul öncesi eğitim kurumların bu konuda anne, babalara ciddi farkındalık sağladığını belirterek ekledi:

“3 yaşından itibaren okul öncesi eğitimi öneriyoruz. Okul öncesi eğitimle çocukların bilişsel, fiziksel, sosyal ve duygusal gelişimleri desteklenir. Kreşlerdeki öğretmenlerin çocukları bu alanlarda değerlendirmesi de bizler için ayrıca önemlidir. Buralardan bizlere yönlendirilen çocukların sayısı beklenenin üzerindedir. Bana göre, bu da kreşlerimizin geldiği güzel ve gurur verici bir noktadır…”

-“Gelişimsel sorunları olan çocukların erken dönemde özel eğitime yönlendirilmesi önemli”

Gelişimsel sorunları olan çocukların erken dönemde özel eğitime yönlendirilmesinin önemli olduğunu belirten Dr. Beyoğlu, “Hiçbir aile özel eğitimden geri durmamalı. Çocuğa yapılabilecek en büyük iyilik budur…” diye konuştu.

-“Ekran çocuğun gelişimini bozuyor… Pandemi döneminde yalancı otizm tabloları gördük…”

Son yıllarda akıllı telefonlarda geçirilen zamanın arttığına da işaret eden Beyoğlu, şu uyarıda da bulundu:

“Ekran, çocuğun başta sosyal olmak üzere birçok alandaki gelişimini bozar. 0-6 yaş çocuğun sosyal becerilerinin en fazla gelişeceği dönemdir. 0-3 yaşta ekrana bakılmasını hiç önermiyoruz. 3-6 yaşta 1 ya da 2 çizgi film izlenebilir. Elbette çocukları geliştiren eğitsel programlar var; bunları yadsımıyoruz ama ekranı doğru kullanmak çok önemli. Pandemi döneminde zamanını sürekli televizyon, tablet ve telefonda geçiren çocuklarda yalancı otizm tabloları gördük.

Kavramsal olarak herkes çok iyi anne baba ama pratiğe gelince öyle olamıyor. Hayat kaygısı, sürekli yetiştirilmesi gereken işler anne babaları zorluyor… Çocuklar evde, anneanne, babaanne veya bakıcıda ekrana maruz kalıyor. O yüzden 3 yaş itibarıyla kreşi öneriyoruz.”

“Sosyal medyada uzun saatler geçiren ergenler birbirlerine karşı daha acımasız”

İçe kapanıklık, sinirlilik gibi davranış bozukluğu şikayetleri olanların da poliklinikte değerlendirildiğini belirten Dr. Beyoğlu, pandeminin çocuklarla ergenleri içe kapanık ve a-sosyal olmaya ittiğini söyledi.

Sosyal medyada uzun saatler geçiren ergenlerin birbirlerine karşı daha acımasız olduğu dile getiren Beyoğlu, “Çalışmalara göre pandemi sonrasında kız ergenlerdeki depresyon belirtileri 10 ile 17 kat arasında arttı” dedi.

-“Çocuklara yönelik suçlar arttı”

Adli vakalar konusunda da konuşan, son dönemde çocuklara yönelik suçların arttığını söyleyen Beyoğlu, “Geçmişte ayda 1-2 istismar vakası görürken artık haftada 1-2 vakayla karşılaşıyoruz. İstismarların yüzde 80’i çocuğun tanıdığı kişiler tarafından yapılıyor…” dedi.

Yeterli bakım alamayan risk altındaki çocuklarla ilgili ihmal yazısı yazdıklarını ancak hekimlerin yetkisinin bu yazıyla sınırlı olduğunu kaydeden Dr. Beyoğlu, sürece sosyal hizmetlerin katkı sağlayabileceğini belirtti.

Beyoğlu, “Biz ihmal ve istismardaki sürecin tedavi aşamasındayız ve maalesef istismara, aile içi şiddete maruz kalan çocukların yaşanmışlıklarını silmek mümkün değil. Biz ancak travmalarıyla baş edebilmeleri için onlara yardımcı olabiliriz…” dedi.

Erdem Beyoğlu, adli vakaların değerlendirilmesi için bir adli kurul oluşturduklarını da ifade ederek, Çocuk ve Ergen Psikiyatri Polikliniği’nde ekip olarak çalıştıklarını, konuları birlikte değerlendirdiklerini söyledi.

-“Okullarda akran zorbalığına maruz kalan çocukların sayısı da arttı”

“Her geçen gün çocuklarla, ergenlerin bozulan ruh sağlığını iyileştirmeye yönelik talep artıyor” diyen Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Dr. Erdem Beyoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

“Şunu biliyoruz; Anne-baba mutlu, huzurlu değilse, çocuk da mutlu ve huzurlu olamıyor. Mesela baba anneye şiddet uyguluyorsa babada öfke kontrol sorunu var demektir… Bunu gören, evde mutlu olmayan çocuk etrafını rahatsız etmeye başlar, akran zorbalığına yönelir. Son dönemde okullarda akran zorbalığına maruz kalan çocukların sayısı arttı. … Ne yazık ki her şey birbiriyle bağlantılı…”

HENÜZ YORUM YOK